top of page
Av. Cankut EMİROĞLU

Venedik Taciri İsimli Edebi Eserin Hukuki Açılardan İncelenmesi

Güncelleme tarihi: 15 Oca 2020

AV.Cankut Emiroğlu

HUKUK VE EDEBİYAT


WILLIAM SHAKESPEARE

VENEDİK TACİRİ

ÇEVİRİ: ÖZDEMİR NUTKU, TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI, OCAK 2019, İSTANBUL, XII. BASIM


İNCELEYEN: AV.CANKUT EMİROĞLU



İçindekiler

I. ESERE KISA BİR BAKIŞ

Venedik Taciri, asıl ismiyle Merchant Of Venice, William Shakespesre tarafından kaleme alınan başarılı bir oyundur. Eser komedi olarak nitelendirilse de çok fazla dram unsuru barındırmaktadır. Aynı perdenin içinde size; acıma, öfkelenme, sevinme ya da hüzünlenme gibi zıt duyguları yaşatan bu başarılı eserin aslında bir trajedi olduğu rahatlıkla söylenebilir.

Kayda giriş tarihi 22 Temmuz 1598 olan Venedik Taciri, yalın ve şiirsel dili ile yüzyıllara meydan okumuş, zamanımızın klişeleşmiş deyişlerinin kökeni olmuştur. Konusu son derece evresel olan eserin anlattığı karakterlerin benzerleri hala aramızda dolaşmaktadır.

II. ESERİN KALEME ALINDIĞI ZAMANDA VENEDİK VE AVRUPA

1500-1700 yılları arasında Avrupa’yı etkileyen önemli olayların arasında enflasyonu görüyoruz. İspanya’nın Meksika ve Peru’dan yüksek oranda ithal ettiği gümüş ve bu dönemde nüfusun hızlı artışının sonucu olarak eşi görülmemiş bir enflasyon doğmuştur. Avrupa ülkelerinde farklılık gösteren enflasyon oranları Yeni Dünya’nın keşfinden sonra hareketlenen uluslararası ticareti daha da canlandırmıştır. [1]

XVI. yüzyılda, Venedik Avrupa’nın en gözde ticaret merkeziydi. Venedik Cumhuriyeti hala, en uzun süre devam eden cumhuriyet sistemidir.[2] Dönemde İtalya’daki tüm şehir devletlerinin hâkimiyeti belli ailelerin elindeyken, Venedik asla bir ailenin emrine girmemiş, düklerce yönetilmiştir. Venedik’in siyasi bağımsızlığı ayrıca onun en büyük gurur kaynağıdır. Bir imparatorluğun yasalarına tabi olmayan, kendi kuralları ve heykelleriyle özgür bir şehir devletidir. Yabancı ülkelerle yapılan anlaşmalarda, Venedik her zaman tarafsız ve liberal davranmış, güçlü bir ticaret devleti duruşundan taviz vermemiştir. Dük ve senato kuralların uygulanmasında döneme göre bilge ve adil davranmıştır. Cumhuriyetin, eşitlik ilkesini kendine temel edinen Venedik, aynı ailenin iki üyesinin aynı siyasi ofiste çalışmasını yasaklamıştır, böylece farklı insanlar arasında birlik sağlamıştır.[3]

III. XVI. YÜZYILDA VENEDİK YAHUDİLERİ

Hukuk kurallarıyla dünyaya ün salmış olan Venedik XVI.yüzyılın en özgürlükçü ve güçlü şehir devletlerinden biri olmasının yanında tarihte kurulan ilk gettoya sahip olmasıyla da ünlüdür. O zamanlar Venedik'te azınlık olarak sayılan Yahudiler kanun yoluyla gettoya kapatılmışlardı; mülk edinmeleri veya herhangi bir meslek grubuna dahil olmaları engellenmişti. Bilinçli olarak toplumsal yaşamdan soyutlanan Yahudi azınlık da kendi içine çekilmiş ve tefeciliğe, faizle borç para alıp vermeye başlamıştı. Çoğunluk olan Hıristiyan Venedik toplumuna göre ise faizle iş yapmak Hıristiyan öğretisine göre haram kabul ediliyordu. [4]

GETTO’NUN KURULUŞU: Rahipler, 16. yüzyılda Engizisyonun etkisi ile Yahudileri kentten uzaklaştırmak istemişlerdir. Ancak, Yahudi tüccarlardan yüklü miktarda vergi alan dükalar bundan mahrum olmamak için soruna bir çözüm aramışlar ve senatör Zacaria Dolfin’in önerisiyle Yahudilerin kapalı ve kontrollü bir bölgede toplanması uygun görülmüştür. Bunun için de kent içindeki, dökümhanenin yer aldığı ve demir artıklarının boşaltıldığı alan olan bugünkü ‘getto bölgesi’ seçilmiştir. Böylelikle, 29 Mart 1516’da dünyanın ilk gettosu kurulmuştur. Yahudiler, Napolyon’un Venedik’i fethetmesine kadar iki yüz elli yıl burada yaşadıktan sonra 1797’de gettonun bütün kapıları açılmış ve kentin diğer bölgelerinde yaşamak için özgür bırakılmışlardı.[5]

Tüm bu yasaklamalara rağmen Yahudilerin dönemin Avrupa’sında en özgür olduğu yer Venedik Cumhuriyetidir. Hukuki olarak yabancı sayılan Yahudiler inançlarında serbest, ticarette kısmen serbest bırakılsa da Yahudi olduklarını belli edecek kıyafet giymeye zorlanmışlardır.[6]

IV. ESERDEKİ KAREKTERLER

A. ANTONİO

Venedikli bir tüccar olan Antonio, melankolik kişiliğe sahip inançlı bir Hristiyandır. Faizle para alıp vermeyi reddeder, borca ihtiyacı olanlara faizsiz borç verir, sanırım inancının bir parçası olarak Yahudilerin yüzüne tükürür. Eserin başından sonuna pasif bir karakter olan Antonio için arkadaşı Bassanio çok mühimdir ki onun için ölüme giderken bile son arzusu sadece onu son bir kere daha görmektir.

B. BASSANİO

Antonio’nun uğruna ölmeyi göze aldığı pek kıymetli dostu Bassanio, eserin içinde geçen olayların kaynağıdır. Samimi ve anlamlı konuşmalarının okuyucuyu ciddi anlamda etkileyeceğini düşünüyorum. Bassanio savurgan bir karakterdir. Portia ile evlenerek zengin bir mirasa konmayı böylelikle, Antonio’ya olan borçlarını ödeyebileceğini düşünür .

C. SHYLOCK

Shylock Yahudi bir tefecidir. Yahudi olmaktan son derece gurur duyan bu karakter için soyuna ve dinine yapılan aşağılamalar son derece üzücüdür. Üstüne işinin şeytan işi olarak nitelendirilip, ekmeğiyle oynanması onu iyice çileden çıkarır. Bir gün kapısına, onu her şekilde aşağılayan ve işine engel olan Antonio gelince, kendisine ve soyuna yapılan, yüzyıllardır devam eden bu zulmün hesabını sormak istercesine, Antonio ile “et sözleşmesi” yapar. Kızının da bir Hristıyanla kaçması üzerine kini iyice artan Shylock, elindeki senede dayanarak Antonio’nun yüreğini sökmeyi iyice kafasına koyar. Ancak unuttuğu bir şey vardır, o sadece bir Venedik Yahudi’si, yasalara göre ise sadece bir yabancıdır, Antonio ise tam anlamıyla hür bir Venedik Vatandaşıdır.

D. PORTIA

Portia, öncelikle adından güzeller güzeli olarak bahsedilen, sonra ise zenginliği ile söz edilen kadın, güzelliğinin ve zenginliğinin ötesinde oyundaki en zeki karakterdir. Gerek güzelliği, gerek parası, gerek zekasıyla, en güçlü karakter de olan Portia son derece alçak gönüllü ve iyi kalplidir.

E. SALERİO

Antonio, Larenzo ve Bassanionun arkadaşıdır. Antonio’nun melankolik durumunun nedenini gemileriyle ilgili endişesi olduğunu düşünür. Jessica’nın Lorenzo ile kaçmasına yardım eder.

F. GRAZIANO

Bassino’nun arkadaşıdır. Bassinonun boş konuşmakla suçladığı, Graziano çok konuşan ve espritüel bir karakterdir. Yine arkadaşı Bassino gibi Graziano’nun da eser içerisinde okuyucuya çok derinlikli gelebilecek demeçleri vardır. Yahudilere karşı olan sert ve alaycı tavrı, dönemin Avrupalısının genel tavrını sergiler. Nerissa ile evlenecektir.

G. LORENZO

Shylock’un kızı Jessica’ya aşıktır. Antonio ve Bassanio’nun arkadaşıdır. Jessica’yı hizmetçisi kılığına sokarak babasından kaçmasına yardım etmiş sonra da onunla evlenmiştir. Portia’nın yokluğunda Belmont’taki yeri ile ilgilenir.

H. JESSSİCA

Shylock’un kızıdır. Babasıyla yaşamaktan nefret eder ancak buna zulüm demekten başka bir sebep belirtmez. Lorenzo ile kaçar ve Yahudi geçmişinden nefret ettiği için Hristiyan olur. Babasının değerli yüzüğünü bir maymunla takas ettiğinden, çok iyi bir karakter olarak tanıtılmaz. Ayrıca Hristiyan toplumunda da kendini güvende hissetmez. Kanıtı da kaçarken yanına bol miktarda eşya ve para almasıdır. Bu Hristiyan toplumunun ona çok ısınamamasında ve tamamıyla kabul etmemesinde de belli olur.[7]

İ. LANCELOT GOBBO

İlk olarak Shylock’un sonra da Bassanio’nun hizmetçisi olan Lancelot kelime oyunlarında çok iyidir. Bazen de acımasız biridir. Jessica’yı aşağılamaları Yahudilerden nefret eden tipik bir Yahudi düşmanı (anti-Semitist) olduğunu gösterir. Pinti bir Yahudi olan ustası Shylock’tan ayrılıp, hizmetçilerini şık kıyafetlerle süsleyen Bassino’nun hizmetine girer.[8]

J. NERİSSA

Portia’nın hizmetçisi ve sırdaşı olan kadın yine Portia gibi zeki bir karakterdir. Graziano ile evlenir.

K. TUBAL

Shylock’un kendinden daha zengin olan meslektaşı ve din kardeşi.

L. DÜK

Venedik yasalarını temsil eder. Hristiyan Antonio’nun halinden anlar ve Shylock’a merhamet göstermesini söyler. Ayrıca Shylock’un hayatını bağışlamasıyla Hristiyan merhametini temsil eder.

V. OLAY ÖRGÜSÜ

Bassino, en yakın dostu Antonio’dan borç ister, Antonio tüm parasını gemilere bağladığı için istediği borcu veremeyeceğini ancak güvenilir bir tacir olduğu için Venedik’te kredisinin daima olduğunu ve borç alabileceğini söyler. Faizle borç almaya ve vermeye karşı olan Antonio, en yakın dostu için daha önce defalarca hakaret ettiği bir Yahudi tefeci olan Shylock’tan borç almaya gider.

Shylock kendisinden borç almaya gelen Antonio’yu görüce kendi kendine, soyunu ve mesleğini defalarca aşağılayan, yüzüne tüküren ve onu köpek gibi tekmeleyen bu adamı oyuna getirip acı bir intikam alma isteğiyle dolar. Bu isteğini bir senetle mühürler. Senede göre, Antonio, aldığı 3 bin dükayı 3 ay içinde ödeyemezse, Yahudi bu Hristiyanın vücudunun istediği yerinden yarım kilo eti keserek alacaktır.

Bassanio aldığı parayla güzeller güzeli, Portia’nın sarayına gider. Bu güzel kadının babasının vasiyeti doğrultusunda altın, gümüş ve kurşun kutulardan birini seçecek, eğer kutuda Portia’nın portresini bulursa, Portia ile evlenebilecektir. Doğru kutuyu seçen Bassino, bu sahnede okuyucuya düşündürücü demeçler sunmuştur.

Kızının bir Hristiyanla birlikte kaçtığını ve kaçarken tüm mücevherlerini aldığını öğrenen Shylock yıkılmıştır. Önce kızına üzülmüş sonra kızına karşı öfke dolup giden mücevherlerinin yasını tutmuştur. Hele ki karısının kendisine hediye ettiği, manevi değeri sonsuz turkuaz yüzüğü kızının bir maymun karşısında verdiğini öğrenince Shylock sinirden kudurmuştur. Bu sahnelerde Shylock bir yandan kendisine acındırırken, bir yandan kendisinden tiksindirmiştir. Shakespeare bu çok yönlü karakterin kompleks duygularını okuyucuya ustalıkla hissettirmiştir.

Antonio’nun batan gemilerinin haberi şehirde çalkalanmaktadır. Kızının kaçması üstüne Hristiyanlara olan öfkesi iyice artan Shylock’un tek düşüncesi borcunu zamanında ödeyemeyecek olan Antonio’nun yüreğini sökmek olmuştur.

Borcunu ödemede temerrüde düşen Antonio’nun yakasına Shylock yapışır ve ondan sözleşme gereğince yarım kilo et alacağını dava eder. Shylock’u bu kararından ne dük döndürebilir ne de mahkemeye 6 bin düka ile gelen Bassanio. Shylock, “6 bin dükanın her bir dükası çoğalıp 6 düka olacak olsa bile” para istemediğini, intikam istediğini belirtir. Mahkemenin içinde bıçağını bilemeye koyulur. Mahkemeye erkek kılığında gelen Portia, bilgisine danışılacak bir medeni hukuk doktoru konumundadır. Portia senedin kanuna uygun düzenlendiğini ve bağlayıcı olduğunu söyledikten sonra Yahudi’den merhamet etmesini ister, ancak Shylock’un merhamet etmeye hiç niyeti yoktur. Altı bin dükayı geri çevirir ve Antonio’nun kalbine yakın yerden yarım kilo et alacağını söyler. Tam her şey bitti, Shylock Antonio’nun kalbini sökecek derken, Portia “bir şey daha var” diye ekler ve devam eder: Shylock’a sözleşmeye göre sadece yarım kilo et alabileceğini eğer bir damla bile Hristiyan kanı damlarsa Venedik yasaları gereği tüm malı mülküne devlet tarafından el konulacağını söyler. Shylock kafası karışmış bir şekilde kalakalır. Sonra da sadece 3 bin dükasını alıp gitmek istediğini söyler. Portia, Shylock’un bu talebini, aynı teklifi daha önce geri çevirdiği gerekçesiyle reddeder. Dava bu noktadan sonra hukuk davasından ceza davasına evrilir. Portia, Venedik kanunlarına göre yabancı olan Shylock’u bir Venedik vatandaşının canına kastetmeye teşebbüsle suçlar. Bu suçun cezası ise yabancının mallarının yarısının devlete, öteki yarısının mağdura verilmesi ve yabancının öldürülmesidir. Dük Shylock’un hayatını merhamet ederek bağışlar. Antonio ise Shylock’a merhamet edecek, mallarının gitmesini ölümüyle eş tutacak Yahudi’nin mallarının yarısının affedilmesini, öteki yarısının ise Shylock’un ölümünden sonra kızı Jessica ve Lorenzo’ya verilmek üzere kendine verilmesini isteyecektir. Yalnız bu merhametinin koşulu Shylock’un Hristiyan olmasıdır.

Eserin sonundaki son düğüm ise Bassino ve Graziano’nun evliliklerinin sembolü olan ve sonsuza kadar saklayacaklarına söz verdikleri yüzüklerini teşekkür olarak hukuk doktoruna ve katibine vermesidir. Bu sözlü yeminin ciddiyetini anlayamayan iki adama Portia ve Nerissa harika bir ders verecektir.

VI. YAZARIN NİYETİ VE BUNU AKTARMA BİÇİMİ

Yazar, eser boyunca sadece iyi ve sadece kötü denilebilecek tek yönlü karakterler yaratmamış, her insanda olduğu gibi karakterleri iyi ve kötü yanlarıyla ele almıştır, her karakteri eleştirmiş ve her karaktere kendini savunma imkanı vermiştir. Dönemin anti semitik Avrupa’sında bir Yahudi karaktere kendini savunma fırsatı sunmuş ve bizim 16. Yüzyılda yaşayan bir Yahudi’nin gözünden dünyayı anlamamızı sağlamıştır. Kadın karakteri eserin en bilge karakteri olarak şekillendirmiş ve kadınları dönemin Tiyatro eserlerindeki gibi sadece bir süs olmanın ötesine taşımıştır. Yazar aslında bu eseriyle her türlü ayrımcılığın karşısında durmuş ve insanı insana kul eden köleliği eleştirmiştir. Dönemin en özgür ülkesi olan Venedik’te geçen hikaye, güçlü bir hukuk sisteminin artılarını okuyucuya göstermiştir. Ayrıca eser boyunca, yazar senede ve söze uymanın adaletin gereği olduğunu[9] işlemiştir.

VII. ESERİN ANA FİKRİ

Hukuk, toplumda egemen olan grubun gücünü ve çıkarlarını korur.


















VIII. HUKUKİ İNCELEME

A. HUKUKİ OLAYLARIN ŞEMASI





















B. HUKUKİ SORUN

Hukuki sorun cezai şartı yarım kilo insan eti olarak belirlenen borç sözleşmesidir. Sözleşmeyle insan hayatı alınıp alınamayacağı tartışılır. Sözleşme 3 bin düka olan borcun 3 ay sonra ödenmesi üzerine kurulmuştur. Yarım kilo insan etinin alınması burada sözleşmeyle verilen 3 bin dükanın karşılığı değil, sözleşmenin cezai şartıdır, çünkü sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmıştır.

C. TÜRK HUKUKUNDA ESERDEKİ HUKUKİ SORUN

Böyle bir cezai şartın uygulanması, kanunlara aykırı olduğu için mümkün değildir. Cezai şart mutlak butlanla batıldır. Ancak hukukumuza göre ceza koşulunun geçersiz olması sözleşmenin geçersizliğini etkilemez.[10]

Zavallı Shylock, 21. Yüzyıl Türkiye’sinde yaşasaydı vermiş olduğu 3 bin dükayı rahatlıkla geri alırdı, ayrıca kendini ve soyunu aşağılayan Antonio’ya hakaret davası açabilirdi. Yine Antonio’nun attığı tekmeye karşı kasten yaralama sebebiyle Antonio hakkında şikâyetçi olabilirdi. Saçma sapan bir cezai şart koyduğu için hayatı kararmazdı.

D. ESERİN HUKUKA BAKIŞI

Eserin hukuka bakışını incelerken önce eserin kendi düşüncesini sizinle paylaşmak istiyorum. Bassanio altın kutuya bakmış ve şunları söylemişti: “Dış görünüş çoğu kez yansıtmaz içinin ne olduğunu./Oysa dünya hala süslerle avunup aldanıyor./Hukuku ele alalım: duruşmada en yoz, en çürük dava bile,/Etkili söz ve sözcüklerle kötülüğü gizlemiyor mu?”

Eserin düğüm konusu olan ceza koşulu yarım kilo insan eti olan 3 bin dükalık borç sözleşmesine baktığımızda, Venedik hukukunda sözleşme öyle bir belgedir ki dükün bile sözleşmenin gücü karşısında yapacak bir şeyi yoktur. Venedik’te sözleşme hürriyeti mutlak ve sözleşme bağlayıcı-dır. Usulüne uygun yapılan sözleşmeyi bozmaya ne kanunların gücü yeter ne de dükün. Zaten Venedik ülkesini özgür ve adil kılan; halkın ve yabancıların hukuka olan güvenidir, yine bu hukuk sistemi sayesinde Venedik ticaret merkezi haline gelmiştir.

Peki ya bu mutlak özgürlük insan hayatını hiçe saydığında ne yapılabilir? Esere baktığımızda aslında hiçbir şey yapılamamıştır, Shylock sözleşmeye kan yazmayı unuttuğu için alacağını alamamıştır. Antonio’yu kurtaran Portia’nın senedi düzgün yorumlamasıdır. Burada yazar aslında bir yandan mutlak sözleşme özgürlüğünün nerelere gidebileceğini göstermiş öteki yandan da sadece yasaların mutlak sözleşme hürriyeti karşısında ne kadar zayıf olduğunu yüzümüze çarpmıştır.

1. Adalet Anlayışı

Shakespeare eserin içinde bizi bir beyin fırtınasına sokmuş ve adaletin ne olması gerektiğini sorgulatmıştır.

Thomas Hobbes’un sistemindeki gibi “sözleşmeye uymamak adaletsizliktir.” önermesi mi yoksa Kant’ın dediği gibi “insan eylemi evrensel yasaya uygun olarak herkesin özgürlüğüyle birlikte var olduğu zaman adildir”[11] önermesi mi olaya uygulandığında adalet duygumuzu tatmin edecek?

Adalet arayanın elleri temiz olmalıdır der Serozan Hoca. Mahkeme boyunca ben sadece adalet istiyorum diyen Shylock, gerçekten adalet arayabilecek konumda mıdır? Aslında baktığımızda Shylock eser boyunca kimseye karşı hukuka uygun olmayan bir eylemde bulunmamış, ancak kendisi hakarete uğramış, tekmelenmiş ve kızı tarafından tüm birikimi çalınmıştır. Sözleşmeyi kurarken de Antonio’nun boğazına kılıç dayamamıştır. Belki “ben insan etini ne yapabilirim laf olsun diye sözleşmeye yazalım” sözüyle Antonio’nun iradesini sakatlandığı iddia edilebilir ancak Antonio’nun Dünya’nın pek çok yerinde gemileri olan zengin bir tüccar olduğunu unutmayalım. Antonio’nun basiretli bir tüccar olarak böyle sözlere aldanmaması gerekir. Hukuka uygun bir sözleşmeyle ve hukuka uygun fiilleriyle mahkemeye gelen Shylock’un elleri temizdir.

Hukuk davasının olarak başlayan davanın ceza hükmüyle son bulması ne kadar adildir peki? Sonuçta sözleşmede vücudundan et alınmasına rıza gösteren Antonio’ya karşı gerçekten kasten öldürmeye teşebbüs suçunun işlendiğinden söz edebilir miyiz? Burada yazar iyilerin kazandığı kötülerin ise kaybettiği klasik Latin komedyası sonuyla oyunu bağlar, Shylock’u cezalandırır ama bu sonun adilliği tartışılır. Vücudundan et alınmasına Antonio bir sözleşme ile rıza göstermiştir, ilgilinin rızası bir hukuka uygunluk sebebidir.[12] İki tarafın da imzasının bulunduğu bu sözleşme yüzünden sadece Shylock’un cezalandırılmasını adil bulmuyorum. Hatta kanuna da tam anlamıyla uyduğunu düşünmüyorum, uydurulma bir hüküm vardır. Ceza hukukunun ilkesi olan tipe uygunluğun şartları tam olarak yerine getirilmemiştir. Mahkeme huzurunda istediği “eti” almayı bekleyen biri kasten öldürmeye teşebbüsle suçlanamaz, yarım kalmış icra hareketi “mahkemeye başvurmak” mıdır?

Ne yazık ki Venedik’te hukuk egemen toplumsal sınıfın gücünü ve çıkarlarını korumuş ve bir yabancı olan Shylock’u ise tüm birikimini kaybetme ya da dininden vazgeçme arasında seçime zorlamıştır.

2. Eserde Hak Kavramı

En genel tanımı ile hak kişinin hukuk düzenince korunan menfaatidir. Antonio ve shylock açısından hak kavramını incelersek eğer:















Birbirine karşı iki hak vardır oyunda:














Venedik yasalarına göre Antonio bir Venedik vatandaşı olarak yaşam hakkına sahiptir ve bu hak mutlaktır, yine Venedik yasaları sözleşme hürriyetini de mutlak tutar ve bu hakkı yabancılara da tanır. Elinde senedi bulunan Shylock’un da sözleşmede yazan hakkı mutlaktır. Oyunun gidişatından anladığımız kadarıyla Venedik yasalarına göre sözleşme mutlakıyeti yaşam hakkının da üstündedir ki Shylock’un alacak hakkı bertaraf edilememiştir. Ancak Shylock alacağını alırken bir damla bile kan almamalıdır çünkü sözleşme Yahudi’ye kan vermez. Hukuk davası boyunca Shylock’un hakları yasalarca korunmuştur. (Dava ceza davasına döndükten sonra hak korumasından pek sözedilemez.)

Eser hak kavramını kabul etmiş ve bu kavrama saygı duymuştur. Hak, Hobbes ‘un savunduğu gibi kuvvetten doğmamış (might makes right), Venedik yasası zayıf durumda olanın da hakkını korumuştur.

3. Eserdeki Merhamet Kavramıyla Hakimin Takdir Yetkisinin İlişkisi




Öncelikle kısa tanımlarla merhamet ve hakimin takdir yetkisi kavramlarını açıklayalım.

Merhamet: “Bir kimsenin veya bir başka canlının karşılaştığı kötü durumdan dolayı duyulan üzüntü, acıma.”[13]

Takdir yetkisi, kanun koyucunun bilerek ve isteyerek, yani bilinçli olarak bıraktığı kural-içi (intra legem) boşlukların; hukuk kurallarını uygulamakla yükümlü olanlarca, olaylardaki özelliklerle toplumdaki ahlâkî düşünceler, hukukun birliği, takdir yetkisini tanıyan kuralın amacı, sosyal adalet gibi hususlar göz önünde tutularak ferdîleştirilip doldurulması yetkisidir.[14]

Bu tanımlar ışığında eserde Portia’nın aslında Shylock’tan istediği sadece merhamet etmesi değil; ayrıca cezai şartı uygulamayıp parayı almasıdır. Antonio ise sadece merhamet etmekle kalmaz Shylock ile başka bir sözleşme yapar. Sözleşmeye göre Shylock’un Hristiyan olması şartıyla, Antonio, Yahudi’nin mallarının yarısının üzerindeki hakkından vazgeçecektir. Dük ise Venedik yasalarının kendisine verdiği takdir yetkisini kullanarak Shylock’u bağışlamıştır.[15]

Eserde merhamet kavramı ve takdir yetkisi arasında ilişki olan tek yer Dük’ün, Shylock’un hayatını bağışlamasıdır. Zaten takdir yetkisini kullanabilecek konumda olan (hakim konumu) yegane kişi de Dük’tür. Burada Dük merhamet duygusunun etkisiyle olaydaki özellikleri sosyal adalet ilkeleri ve toplum ahlakıyla değerlendirmiş; takdir yetkisini kullanarak Shylock’u bağışlamıştır.

4. Pozitivist Hukuk Ve Doğal Hukuk Bakımından Eser

“Adalet istiyorum” diye mahkeme salonunda yeri göğü inleten Shylock ve mahkemenin sonunda “Adalet isteyen sendin” diye Yahudi’ye cevap veren Portia... Peki gerçekten eserde aranıp bulunan adalet midir? “Adil olanı belirleyen nedir?” sorusunun cevabını verirsek eserde sözü geçen mahkemenin doğal hukuk etkisinde mi yoksa pozitif hukuk etkisinde mi olduğunu anlayabiliriz.

Doğal hukuk anlayışına göre hukukun geçerliliği adil olmasına bağlıdır. Aziz Agustinus’un deyişiyle NON ESSE LEX QUAE JUSTA NON FERIT (adil olmayan kanun, kanun değildir). Yani pozitif hukukun geçerliliği de adil olmasına bağlıdır. İlk Çağ’da düşünürlere göre adil olan şey doğaya uygun olan şeydir. Orta Çağ’da ise adil olan Tanrı’nın emirlerine uygun olan şeydir. Yeni Çağ’da adaletin tanımı insan aklına uygun olan şey olarak değişmiştir. Doğal hukuku savunan düşünür Grotius'a göre, bütün insanlığı kapsayan ve değişmez bir takım tabiî hukuk kuralları vardır. Bu hukuk kurallarının a priori varlığı, onların insanların “aklî tabiatı”ndan kaynaklanır. İnsan aklının doğası gereği, insan iyiyi ve kötüyü ayırt edebilir. Hukuk, işte insan aklının böyle bir emridir.[16]

Pozitif hukuk anlayışına göre de adil olanı belirleyebilecek bir ölçüt olmamakla birlikte adil olanı belirleme görevi iktidarı elinde bulunduran kişilere verildiği sürece tek adalet tanımı olabilir ve hukukun kesinliği sağlanabilir.

Mahkemenin gidişatına ve sonucuna bakarsak eserin bu kısmına hakim olan anlayış pozitif hukuktur. Adil olan ne Tanrı’nın emirlerine ne de insan aklına göre belirlenmiştir. Adaleti belirleyen şey Venedik yasaları ve sözleşmedir.

Ancak Portia&Nerissa-Bassanio&Graziano arasındaki yüzük sorununa baktığımızda burada hakim olan anlayış tabii hukuk anlayışıdır. Bu çiftler aralarındaki nikah akdini bu günde olduğu gibi sözle kurmuş ve bu akdin temsili olarak eşlerine birer yüzük hediye etmişlerdir. Eşlerinden bu yüzüğü çıkarmama, kaybetmeme, hediye etmeme hususunda söz almış ve eğer bu söze riayet etmezlerse evlilik bağının kalkacağını bildirmişlerdir.

Doğal hukukun Yeni Çağ’daki öncülerinden Hugo Grotius pacta sunt servanda (söze bağlılık) ilkesinin insanın akli tabiatına dayanan bir doğal hukuk ilkesi olduğunu söyler.[17] Bassıno ve Graziano pacta sunt servanda ilkesine aykırı davranmış ve yüzüğü bir başkasına hediye etmişlerdir. Bu hareketlerinin sonuçlarını, eserin sonunda, Portia ve Narissa etkili bir şekilde anlatacaktır.

5. Shylock’un Portia’ya Benzettıği Daniel Kimdir

Daniel Tevrat’ta kendine ait bir kitabı olan, başka bir krallıkta azınlık olarak yaşayan ancak bilgeliğiyle bu krallıkta önemli bir yer edinen Yahudi bir peygamberdir. Shylock, “işte Daniel gibi adil bir yargıç” diyerek Portia’yı Daniel’e benzetmiştir. Aslında Tevrat’ta Daniel hiçbir zaman hakimlik işine soyunmamakla birlikte, dürüst, Tanrı’sından asla vazgeçmeyen, Tanrı’sının ve ırkının aşağılandığı toplumda yaşayan bir bilgindir. Daniel ve Portia arasında hakimlikleri açısından pek bir benzerlik göremesem de Shylock’un bu benzetmeyi bilginlik açısından yapmış olabileceği penceresini açık bırakmak isterim. Ayrıca Shylock gibi yabancı statüsünde olduğu bir devlette başarılı olan bir Yahudi mutlaka Tevrat’taki Daniel kitabından da kendi yaşamı için ilham verici dersler ediniyordur.

IX. ESER HAKKİNDAKİ DUYGU VE DÜŞÜNCELERİM

Eser sadece zamanın ruhunu anlatmaktan öte ezel ebed insanlığın sorunu olan kapitalist düzenin insanlığı düşürdüğü durumu anlatır. Başını sokacak bir av alabilmek için kredi çeken işçinin borcunu öderken ter, emek ve kan dökerek senelerce çalışması ve bu seneler boyunca insan onuruna yakışmayacak şekilde yaşaması ne kadar adildir? Bu işçi de Antonio gibi kredi sözleşmesiyle canından bir parça vermemiş midir?

Shylock, yaşadığı topraklarda bir yabancı, hor görülüyor. Bu günün Avrupa’sı daha mı farklı? XVI. Yüzyılda yüzlerine tükürdükleri Yahudilerden XX. Yüzyılda sabun yaptılar. Peki ya şimdi? XXI. Yüzyılda değişen sadece azınlığın dini. Artık Müslümanlar eski Yahudilerin yerinde ve aşağılamalara maruz kalıyorlar.

Eser bu evrensel ve zaman çizgisinin en başından beri var olan konuları gerçekçi bir üslupla inceleyerek yüzyıllara meydan okumuştur ve okuyacaktır. Eserdeki her diyalog üzerinde çokça düşünülmesi gereken derin anlamlar barındırmaktadır. Bu nedenlerle mutlaka okunması gereken bir eser olan Venedik Taciri akıcı anlatımı ve yalın diliyle her yaştan insana hitap etmektedir.

X. KAYNAKÇA

1. GELİŞİM Genel Kültür Ansiklopedisi 6 – Tarih ve kültür1

2. http://www.newworldencyclopedia.org/entry/Republic_of_Venice

3. https://www.shakespearesglobe.com/uploads/files/2014/11/venice_in_shakespeare_s_time

4. WILLIAM SHAKESPEARE - ‘VENEDİK TACİRİ’ ESERİNDEKİ “SHYLOCK” KARAKTERİNİN STANISLAVSKI YÖNTEMİNE GÖRE İNCELENMESİ Yüksek Lisans Tezi - FARUK BARMAN

5. VENEDİK GETTOSU: DÜNYADAKİ İLK GETTO YERLEŞMESİNİN MİMARİ KURGUSU - SEVİM ATEŞ

6. HUKUK FELSEFESİ, ADNAN GÜRİZ, 11.BASKI

7. TBK

8. FELSEFEYE GİRİŞ Ahmet Arslan 26. Baskı

9. TEORİK VE PRATİK CEZA ÖZEL HUKUKU TEZCAN/ERDEM/ÖNOK 15.BASKI sayfa:280

10. TDK

11. HUKUKUN UYGULANMASINDA YARGICA TANINMIŞ TAKDİR YETKİSİ - Doç. Dr. Seyfullah EDİŞ

12. KEMAL GÖZLER- TABİ HUKUK VE POZİTİF HUKUKA GÖRE ADALET KAVRAMI

13. MEYDAN LAROUSSE BÜYÜK LUGAT VE ANSİKLOPEDİ CİLT:20

14. GELİŞİM HACHETTE ALFABERİK GENEL KÜLTÜR ANSİKLOPEDİSİ CİLT:12

15. WOL.JW.ORG- KUTSAL KİTAP

16. Law and Punishment in Early Renaissance - Venice Guido Ruggiero

17. ROMA HUKUKU-ÇELEBİCAN 17.BASIM

18. ROMA HUKUKU DERSLERİ BORÇLAR HUKUKU- TÜRKAN RADO – 2014 İSTANBUL

[1] GELİŞİM Genel Kültür Ansiklopedisi 6 – Tarih ve ültür1


[2] http://www.newworldencyclopedia.org/entry/Republic_of_Venice


[3] https://www.shakespearesglobe.com/uploads/files/2014/11/venice_in_shakespeare_s_time.pdf


[4] WILLIAM SHAKESPEARE - ‘VENEDİK TACİRİ’ ESERİNDEKİ “SHYLOCK” KARAKTERİNİN STANISLAVSKI YÖNTEMİNE GÖRE İNCELENMESİ Yüksek Lisans Tezi FARUK BARMAN


[5] VENEDİK GETTOSU: DÜNYADAKİ İLK GETTO YERLEŞMESİNİN MİMARİ KURGUSU SEVİM ATEŞ


[6] Üzerinde sarı daire bulunan bir gabardin ya da kırmızı bir şapka.


[7] WILLIAM SHAKESPEARE - ‘VENEDİK TACİRİ’ ESERİNDEKİ “SHYLOCK” KARAKTERİNİN STANISLAVSKI YÖNTEMİNE GÖRE İNCELENMESİ Yüksek Lisans Tezi FARUK BARMAN


[8] 7 NOLU DİPNOTTAKİ KAYNAK


[9] “Hugo Grotıus’a göre söze bağlılık adaletin gereğidir.” HUKUK FELSEFESİ, ADNAN GÜRİZ, 11.BASKI


[10] TBK m.187


[11] FELSEFEYE GİRİŞ Ahmet Arslan 26. Baskı


[12] TEORİK VE PRATİK CEZA ÖZEL HUKUKU TEZCAN/ERDEM/ÖNOK 15.BASKI sayfa:280


[13] TDK sözlük


[14] HUKUKUN UYGULANMASINDA YARGICA TANINMIŞ TAKDİR YETKİSİ Doç. Dr. Seyfullah EDİŞ


[15] “Yargıç, takdir yetkisi tanıyan kuralın güttüğü amaç ile çelişmeyen; aksine onunla bütünleşen bir çözüm bulmak zorundadır. Örnek olarak : Cezaî şart ile ilgili BK. m. 158 ve BK. m. 161 f. 3 gösterilebilir. Nitekim BK. m. 158, borçluyu edimini yerine getirmeye zorlama amacını güder. Öte yandan, BK. m. 161 f. 3 gereğince yargıç fahiş bulduğu cazai şartı indirebilir.” HUKUKUN UYGULANMASINDA YARGICA TANINMIŞ TAKDİR YETKİSİ Doç. Dr. Seyfullah EDİŞ


[16] KEMAL GÖZLER- TABİ HUKUK VE POZİTİF HUKUKA GÖRE ADALET KAVRAMI


[17] Dipnot 16’ya bakınız

2.603 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Yorumlar


bottom of page